4 Ağustos 2010 Çarşamba

DAĞILDIM TOPLAYANIM YOK

Yine dağıldım.
1.5 hafta tatil yaptım. Buçuk nereden geldi diye soracak olursak, ufaklık ateşlendi. Ertesi hafta işe başlayacakken, ptesi-Salı da gidemedim, işte oradan geldi. 11 gün kuzularımlaydım. Denizin neredeyse içindeydim. Uyanır uyanmaz yüzümü denizde yüzerek yıkadım. Kızlarımla oynadım. Yedim, içtim, yüzdüm, uyudum, geceleri defalarca uyandım ama neyse! Yemekten sonra sahilde turladım, dondurma yedim her akşam. Bütün bunlara rağmen kilo almadım. Bedenim fazla değil ama ruhum çok dinlendi.
Sevdiklerimle olmak çok iyi geldi. 2 yıldır ruhume bu kadar iyi gelen bir tatil daha yapmamıştım. Annem de yanımdaydı. Tüm işlere ve kuzuların bakımına o destek vermese bu kadar da dinlenemezdim. İyi ki varsın anne!

Sonra döndük işte yine kürkçü dükkanına. İzmir korkunç sıcak. Evde tamamen klimalı hayata geçmiş durumdayız. Bu ay elektrik faturamızı hayal edemiyorum.

Küçük kuzumun doğumgününe sadece 2 gün kaldı. 2 gün!
Bitti işte, en zoru dediğimiz ilk 1 yılı bitti. İki çocuklu bir arkadaş, en zoru ilk yılı dediğinde, amanın nasıl geçecek diye paniklemiştim.
Geçti işte.
Küçük kuzum doğdu, ablası ilkokula başladı. Anne arada depresyona girdi, çıktı. Abla okula alıştı, ufaklık kolik oldu geçti. kış geldi, anne işe başladı. Bir bakıcı teyzemiz oldu. 1 hafta çalışan aboovv üzerime gustu eşşek sıpası diyen ilkini saymıyorum. Tek bakıcı ile bugünlere geldik şükür. İşte günler geldi, geçti. ben kendime hep belli kilometre taşları koyarım hayatımda. Uzun veya kısa vadede olabilir bu taşlar. Mesela ağustos ayı için, 3ünde eşimin doğumgünü, 6sında küçük kuzunun doğumgünü, 9’unda kutlaması, 28’inde bodruma gideceğiz...gibi, beklediğim özel tarihlerim var. Bu koyduğum hedefleri düşünmek beni motive eder. O günleri iple çekerim bir nevi. Bu sayede keyiflenirim.
Küçüğüm doğduğunda hep şunları hayal ediyordum: yılbaşında 5 aylık olacak...ablasının doğumgününde 7 aylık...ablasının bale gösterisinde 9 aylık...ablası karne alırken 10 aylık...sonra 6 ağustosta 1 yaşında!!!
Hepsi hızla geldi geçti işte. Bir yandan hüzünlüyüm. Taaa torunlarıma kadar bir bebeğin büyümesine tanıklık edemeyeceğim diye. Bir yandan da mutluyum en zor zamanları atlattık diye. Aslında en zor mu o da tartışılır gibi geliyor şimdi ya neyse!

Şu sıralar, işyerinde konsantrasyon güçlüğü yaşıyorum. İş yapamıyorum resmen. İş performansımdan hiç memnun değilim. Tatil nedeniyle biriken işler var. Hiçbirini yapasım yok. Önceden fırtınalar estiren ben, eski performansımın %1’ini sergileyemiyorum. Hani bıraksalar bütün gün nurturia’da, internette takılacağım. Ama durum ciddileşmeden el atmalıyım. Çok dağılırsam toparlamam zor olacak.
Ah part time çalışma ahhh....Eminim ileride bu tür yasal haklar olacak. Ama biz yakalayamadık işte....Neyse elleşmeyin yaram derin modundayım yine...