9 Kasım 2009 Pazartesi

ÇALIŞMAYA BAŞLADIM

Buraya 2 gün önce yazsaydım çok güzel bir yazı çıkabilirdi günlükcüm. Ama bugün Pazartesi, bugün ben pek bi kötüyüm.
Geçen hafta başında işe başladım. Çok mutsuzum be günlük...
İsteğim ömrü billah evde oturup, sabah sabah seda sayan kadınına dönüşmek değil. Bir 6 ay evde olabilseydim, kuzucanımı 6 aylık edebilseydim, büyük kuzumu 6 ay okuluna yollayıp, gelişini görebilseydim...
Çok değildi yani isteğim, bu kadarcıktı. Sonrası yine çalışsaydım. O zaman da kolay olmayacaktı ama ruhum, vücudum biraz daha dinlenecekti. İşleri biraz daha yoluna koymuş olacaktım. Çok yorgunum be günlük.

Daha 3 aylık kuzu, pek küçük, anne memesinden ayrılmak için pek minicik daha be günlük. Gündüz işyerinde, bilgisayarda çocuklarımın fotoğraflarını açıp, göğüslerimi makinaya takıp, ağlayarak sütümü sağıyorum. Ben mekanik bir aletle haşır neşirim 3 aylık kuzucuğum yerine...O garibim de evde plastik bir biberondan içiyor sütünü annesinin sıcak göğsü yerine.

Acaba ondan mı geceleri sürekli mızırdanıp, göğsümde kalmak istiyor sence günlük?
Tracy mracy hak getire deyip, tüm gece göğsümde tutabilirim onu aslında ama, benim de işim zor...tüm gece onu emzirmelere kalkıyorum. Sonra sabah 7’ de son emzirme seansına başlıyorum. Genelde tek göğsümü emmiyor, uykuya teslim oluyor. Kalkıyorum, büyük kuzumun hazırlanmasına yardım ediyor, saçlarını yapıyorum. Onu öpüp koklayıp okuluna gönderiyorum. Sonra hızlıca bir kahvaltı edip, hazırlanıp evden çıkıyorum. 80 km araba kullanıp işe geliyorum. Hemen bir posta sağım yapıyorum. Sonra bilgisayarımı açıp çalışmaya başlıyorum. Gün içinde 2 saatte bir süt sağıp, aralarda da toplantılara girip, çalışmaya çalışıyorum. Sonra akşam yine 80km araba kullanıp, karanlıkta eve dönüyorum. Koşa koşa kuzumu emziriyorum. Sonra akşam yemeğini yiyoruz, büyük kuzumun ödevlerini yaptırıyorum. Onunla vakit geçiriyorum biraz. Genelde küçük kuzu nöbetleşe kucağımızda oluyor. Sonra masalını okuyup yatırıyorum büyüğü. Fırsat bulursam bir duş ve sonra küçük kuzuyu emziriyor, uykuya geçişini sağlamaya çalışıyorum. O uyursa ben de uyuyorum hemen. Böyle geçiyor günlerim. Genelde uyku saatim 12-1’ den önce olmuyor. Gece uyanmaları vs. derken çok uykusuzum...

Sonra sağdığım süt miktarlarını kafaya takıyorum. Bugün mesela biraz az çıktı. Halbuki, pek iyi gidiyordu. Arkadaşın göğsünden çıkan miktarın, benden 1 ay küçük bebeği olmasına rağmen, benimkinin 2 katından fazla olduğunu görmek de pek moralimi bozdu günlük. Bu bizimkinden 1 ay küçük bebek, benim kızımın resmen 2 katı, yanyana geldiklerinde bizimki anahtarlık gibi kalıyor, minicik. Oysa bizimkinin de kilosu normal, boyu normal üzerinde. Ama yine de pek sıska işte, tombulcacık bir bebiş olmadı, olamadı...ben 2 saatte 1 ortalama 2 göğüsten 90 cc kadar süt sağıyorum. Arkadaş 180cc sağıyormuş. Hatta bugün sağdığım miktar 80cc’ye düştü. Hemen moralim bozuldu. Oysa büyük kızımdan biliyorum ki, bir süre azalır gibi olsa da sonra rayına oturacak...

Kuzuyu 3. ay kontrolüne götürdük. Yine 600grcık almış. Bu kadar çabama, emeğime, aldığım fazla kilolara, harcadığım paralara karşılık bu kadar aldırabilmişim. Ama doktor herşeyin yolunda olduğunu söyledi. 500gr altına düşmedikçe hiç müdahale etmeyiz dedi. Gelişimi de gayet iyi, herşey yolunda diye moral verdi. Zaten önümüzdeki ay ek gıdalara başlatacakmış bizi. Anne sütü ile güzel gitseydi, 6. ayda başlatacaktı. Büyük kuzumda da böyle yapmıştık. Ne yapalım...
Ben hastane tipi pompa kiraladım. Göğüslerimi biraz haşat etse de onunla sağım yapıyorum. Fil gibi yiyorum. Süt olsun diye yapmadığım yok. Emzirme danışmanından yardım aldım. 10 gün boyunca her emzirme sonrası sütünü sağ dedi. Ben ilk 3 gün yaptım. Sonra gece seanslarında kalkıp süt sağmak zor geldi. Zira sağım yapınca cin kesiliyorum, uykum açılıyor. Şimdi bir de işe başladım. Uykusuz araba kullanamam, üstelik uykuya da ihtiyacım var diye, sağma işini düzenli yapamadım.1 hafta dolmadan kestim neredeyse. Ondan mı azalıyor bilmiyorum. Yine herşeyde kendimi suçlama eğilimindeyim. Ama uykuya da çok ihtiyacım var. Uyumak istiyorum, yalan yok. Gece sağım yaparsam uykum bir açılıyor, dalamıyorum sonra...

Nerede eski ben, nerede....bakıyorum buraya sürekli bunalım bunalım yazılar yazıyorum. Hakikaten nerede eski ben, ne zaman geri gelecek? “çok komiksin anne” diye kızımı ne zaman güldürebileceğim yine?
Halbuki küçük kuzum neredeyse kahkaha atıyor artık. O kadar güzeldi ki hafta sonu. Mınış mınış kucağımdaydı, hele dün, izmir kapkara kararmış, yağmur indirmişken, koyun koyuna uyuduk onunla. Büyük kuzum da içeride gitarıyla “benim annem, güzel annem” şarkısını çalıyordu. Uyuyacağını bilsem onu da alacaktım koynuma.

Ahh günlük ahh, ilk haftalarda bu günleri düşündükçe gelebileceğine inanamıyordum. Oysa şimdi tam özlediğim günlere kavuştum. En zor dönem olan ilk 3 ay bitti. Ama korkularım, endişelerim, üzüntülerim bitmedi. Yine anın tadını değil bokunu çıkarıyorum her zamanki gibi...

Şimdi de domuz gribi korkusu sardı mesela. Cumartesi bebişimi gezmeye çıkardım, komşulardan birisi tuttu, yüzünü elledi kızımın severken. Ben de diyemiyorum hemen, ellemeyin, dokunmayın diye basiretim bağlanıyor. Her gören bir dokunma ihtiyacında nedense. Bir mağazaya giriyorum, tezgahtar kız elini tutuyor. Delireceğim. Herkes potansiyel virüs taşıyıcısı gibi geliyor. Oysa büyük kuzum, hergün mikrop yuvasına girip çıkıyor. Okuluna yani...Allah çocuklarımı korusun diye dualar ediyorum. Çok da psikopata bağlamamak gerek. Yoksa insan kafayı yer...

Ay ne uzun oldu yine. Aylarca yazamayınca, böyle birikiyor ve oradan buradan şuradan oluyor yazılar.

İşte böyle sevgili günlük. Söz ver bana, bi dahakine şöyle eski ben gibi, gırgır, mutlu, şamata bir yazı yazdıracaksın bana tamam mı? Söz ver tamam mı???