30 Aralık 2011 Cuma

2012

2011’de yazdığım mutfağa dolap yaptırmak, bilmemnereye hede hödö almak gibi bazı dileklerim gerçekleşti çok şükür.
Ama asıl hayatıma anlam katmasını umduğum, çocuklarıma daha çok vakit ayırabileceğim bir iş dileğim; gerçekleşmek şöyle dursun öyle bir tersine tepti ki birşey dilemekten tırsar oldum. İş tempom öyle arttı ki, hafta içi akşamlarını, geç saatte eve sürüngen modunda gidip, iki lokma yiyip, çocuklarla biraz fıkırdayıp, sonra yatma protokolüne geçip, ufaklıkla kendimi yatağa bırakıp sızma şeklinde geçirir oldum.
Seyahatleri saymıyorum bile (onlardan fazla şikayetçi değilim, bir sürü yeni yer gördüm bu yıl)
Yani bu yıl kariyerimle ilgili bişey dilemeye korkuyorum.
Kilo verme boyutunda hala kaldığım yerdeyim. Hatta son zamanlarda alkole biraz meyletmem nedeniyle 2 kilo almış vaziyetteyim. Cuma Cumartesi akşamları hadi açalım bir şarap olayı da bana pahalıya patladı, ama pişman mıyım, hayır...
Neyse bırakalım bunları da ben yine yazayım isteklerimi, isteyenin bir yüzü kara hesabı:
1- İlk dileğim yine sağlık, mutluluk, huzur, bolluk, bereket. Bunlar evimizden eksik olmasın. Hatta piyangodan en büyük değil ama büyükçe bir ikramiye çıksa bize, dadından yinmez...
2- İş konusunda bu sefer dileğim biraz değişik. Mümkünse ben artık evimin kadını, çocuklarımın annesi olarak, biraz rahatıma bakmak, okuldan gelen çocuklarımı evde kek kokusu ile karşılama klişesini yaşamak istiyorum. Ben, benlikten çıkar mıyım bilmiyorum, ama bildiğim birşey var. 15 yıldır çalışıyorum. 2 kızımın da büyüdüğünü göremedim. 2 bebek evde bensiz büyüdü, kafamın içinde sürekli bu uğulduyor...Bari ergenliklerinde yanlarında olayım. Ama şartlarım şunlar: evde bir yardımcım olsun, altımda da bir arabam, hayat standardımız da şu andaki gibi olsun. Bankada da biraz paramız. Fazlasını beklemiyorum. Bu kadarına fitim...
3- Annemin minik operasyonunun sağlıkla geçmesini diliyorum.
4- Bu sene yine gaza gelip 10 kilo vermeyi istiyorum. Şu anda 66 olmuşum yine, 56 olsam kurban keseceğim. Ahanda buraya yazıyorum.
5- Büyük kuzu, okuldan burs murs bişeyler alsın, bizi okul masrafından kurtarsın istiyorum.
6- Küçük kuzu bezden sancısız bir şekilde kurtulsun istiyorum.
7- Eski Foça’da denize sıfır, harika, güzel bir yazlık almak istiyorum
8- 4 odalı, giyinme odası da olan, iki kızıma da ayrı oda yapabildiğim, güzel ve konforlu bir ev istiyorum. Şimdiki evim de güzel ama insanoğlu doyumsuz işte.
9- endime indirimden siyah bir bot, siyah bir mont ve vizon rengi bir çizme almak istiyorum.
10- Dişlerimi tedavi ettirmek, sağlıklı ve beyaz dişlere sahip olmak istiyorum.
11- Ankastre cihazlarımı yenilemek istiyorum.
12- Daha çok kitap okumak istiyorum.
13- Daha çok spor yapabilmeyi istiyorum.
14- Yeni yerler görmek istiyorum, gitmek istediğim yerler, Prag, Barcelona, Amasra, Kaş ve tekrardan kuzularla Paris.
15- Kendimi üzdüğüm dertlerin tamamı iş hayatımla ilgili, eğer iş hayatından kurtulamayacaksam bari bu dertlerden kurtulmayı diliyorum.
16- Daha mutlu olmayı, daha pozitif olmayı, daha çok gülmeyi, daha çok gezebilmeyi, dostlarımla daha çok görüşebilmeyi diliyorum.
17- Mutfağımda daha çok zaman geçirip, leziz şeyler yapabilmeyi diliyorum.

Şimdi şirketin çılgn yeni yıl partisine gidiyorum, listeye devam ederim belki...


23 Aralık 2011 Cuma

ÇALIŞAN BİR ANNENİN SIRADAN BİR AKŞAMI






Dün akşam...
Saat 19.30 gibi eve ulaşabildim. Bakıcıyı gönderdim. Eşim büyük kızın veli toplantısına gitmişti. Oradan da arkadaşlarıyla buluşmaya geçecekti. Dondurucudan köfte indirdim kızlara, ocağa koydum, dolaptan yemekleri çıkardım. Bir yandan da bunları bakıcıya neden tembih etmedim diye kendime söylendim. Yemekleri ısıttım, köfteleri pişirdim. Kızları sofraya oturttum, yemeğimizi yedik. Tam eve girerken üst komşum, “eşim yok ne olur kahveye gel” diye aramıştı.
Ben mutfağı toplarken büyük kızı gitar çalışması için gönderdim. Bulaşıkları makinaya koydum, mutfağı toparladım. Büyük kızım gitar çalışmasını bitirirken geldim ufaklığın altını değiştirdim. 20.20’de iki kızı da aldım üst kat komşuma çıktım. Birer kahve içtik, kızlar oynadı.
21.05’te eve geldik, büyük kızı uyuma hazırlıkları için banyoya gönderdim. Duşunu eve gelince almıştı neyse ki. Pijamalarını giydi, kitabını okumaya başladı. Biraz ufaklıkla oynadım. Büyük kızın ödevlerini kontrol ettim, çantasını hazırladım. Sonra ikisine de süt yaptım. Büyük kızım sütünü içti, dişlerini fırçaladı, öptüm, sevdim, sonra uykuya çekildi.

Ben de ufaklığın altını değiştirdim, tulumunu giydirdim, biraz baby first izledik, koklaştık, sarılıştık. Dişlerini fırçaladık. Sonra onu uyutmak için odamıza çekildim. Sallanan koltuğumuza geçtik, uyutma esnasında söylediğim bir türkü için, “anne şen iiiyenç şölüyoşun, şafiş teyjem güjel şöölüyoy” diye tüm hevesimi söndürdü maymun...

Sonra biraz dirense de uyudu. Emzik yok artık malum, uykuya geçişi daha uzun sürüyor. Bu esnada yüzümü okşuyor, seviyor, öpüyor. Tam bir sevgi yumağı. Bayılıyorum o hallerine.
Tam o sırada eşim geldi.
Salonda biraz sohbet ettik, arkasından son zamanlardaki takıntım olan sanal alemdeki kelime avı oyununa başladım. 1 saat kadar oynadım. Uykum geldi yattım...
İşte birkaç saate ne kadar çok şey sığdırmışım. Kendimle gurur duydum da dün akşam, kayıtlara geçsin istedim...
Fotoğrafı da işe gelirken çektim. Araba kullanırken elimden gelenin en iyisi buydu. Zorlayınca gökkuşağı görülüyor. Günün güzel geçeceğinin habercisi olsun...

20 Aralık 2011 Salı

EMZİĞE VEDA-BİR DEVRİN SONU

Geçen yıl için aldığım ve uygulayamadığım kararlardan biriydi bloğumu daha sık güncellemek. Oysa yazmak çok iyi geliyor bünyeme. Büyük kızım 3-4-5 yaşlarındayken tuttuğum günlüğü okudum biraz önce, o günlere gittim tekrar.
Bugün minik kızımla ilgili bir dönüm noktasını yazmak istiyorum. Kendisi dün itibariyle emziğe veda etti. Anne sütünü bıraktıktan sonra iyice emzik düşkünü olmuştu. Ben de ses çıkarmadım. Hepsini birden sonlandırmak istemedim. Doktorlar kızsa da kafamdaki maksimum sınır 2.5 yaş idi. Dönemsel olarak istekleri azalıp artsa da, son günlerde, dediklerimi dinliyordu. Yemeklerden sonra kahve niyetine ! 5 dakika emmek istiyordu. Eliyle 2 yapıp, "anne beş dakka emjik emebiliy miyim" diyordu. 5 dakika doldu verir misin deyince de geri veriyordu. Tabi bu her zaman böyle olmayabiliyordu. Huysuz olduğu, hasta olduğu, modunda olmadığı günlerde emzikten zor vazgeçiriyorduk. Oyalanması, başka şeyle meşgul tutulması halinde aklına pek gelmiyordu. Ama bakıcının emzik vermek kolayına gittiği için, bu alışkanlığından kurtulması zor olacak diye endişeleniyordum. Ama diğer yandan da psikologların takvim yöntemini denemeye başlamıştım. Yılbaşı günü Noel Babaya emzikleri vereceğiz, o da bebeklere götürecek diyordum. Yılbaşına 20 gün kaldı, 16 gün kaldı diye arada söylüyordum. Bugün de minik bir süslü takvim yapacaktım hatta, geriye sayım yapalım beraber diye. Her gün üstünü karalayacaktık güya.
Arada sürekli laf arasında, sen büyüdün, falanca da emzik emmiyor, bebekler emzik emer gibi konuları bilinçaltına sokuşturmaya da devam ediyorduk. Birkaç kere kendiliğinden götürüp çöpe atmış ama her seferinde gece uyurken emzik diye tutturup ağlamıştı.
Dün akşam, yemekten sonra geldi, yine eliyle 2 yapıp, anne beş dakka emjik diye istedi. Verdim, bir süre sonra, "Hadi 5 dakka doldu, götür emziğini mutfak tezgahının üzerine koy" diye yolladım. Mutfakta annem vardı.
Hiçbirşey demeden, gitmiş, çöpü açmış, "ben büyüdüm, artık bebek diilim, emjik emmiycem, bebekley emjik emey", diye emziğini çöpe fırlatıp atmış. Sevinerek salona geldi. Biz ailecek şoktayız...
Bak, çantada veya başka bir yerde emzik yok, gece uyurken de emzik yok, bu durumda emziksiz uyuyacaksın artık, anlaştık mı dedim. Evet dedi, "nasıl uyuyacakmış benim kızım" diye tekrar teyit ettirdim, "emjiksiz" dedi. İnanamıyorum ya, illa bokunu çıkarıp çocuğu uyuzlandırana kadar sormasam olmaz...
Neyse gerçekten uyurken de, gece uykusunda da emzik istemedi. Uykuya geçişi zor oldu ve çok huzursuz uyudu. Ama biliyorum ki, inşallah tüm bu sıkıntılar da 1 hafta içinde geçecek.
Benim doğacağı zamanı bile kendi seçen başına buyruk kızım, kararlarını da kendisi alıyor ve uyguluyor.
İnşallah bu böyle devam eder. İnşallah bu kararlılığı bezi bırakmada da sergilersin küçük kuzum. Annesinin üşengeçliği geçerse, tuvalet eğitimine de başlayacak. Gelinlik kız olmadan bu işi de halletsek hiç fena olmayacak. Korkarım yakında, "anne ya, ben bezi bıraktım, haberin olsun, bundan sonra bi zahmet tuvalet olayını bana hatırlatıver aralarda" diyecek...