26 Ocak 2011 Çarşamba

yollarda

Kucuk kuzudan ayri ilk gece,dun geceydi.
Ilk defa emmeden uyudu ve tum gece sadece 3 kere mizirdandip fazla uzatmadan geri uyumus. Buyugum de evde 2 gundur. Abla kardes ikisi de atesliydi.
Bense onlari bu halde evde birakip boktan bir is seyahatine gitmek zorundaydim.
Anneligimi iste boyle anlarda cok sorguluyorum. Calismayi tercih etmemi...
Evet bu benim tercihim. Calismasam da esimin maasi ile elbette geciniriz. Ama otesi zor biraz.
Ozel okul, gitar kursu, eve yardimci... Zor.
Neyse simdi donus yolundayim. Tahminen 1.5 saat sonra kuzularima kavusacagim.
Minigim ilk defa 3 kelimeli cumle kurdu gecen gun. Anne gak atta dedi.
Dusuk ceneli ve koca sesli bir tane daha yetisiyor.

4 Ocak 2011 Salı

2011'DEN İSTEKLERİM

İlk beklentim elbette sağlık.
Sonra mutluluk, huzur vs...Klişeleşmiş olanları geçeceğim...

Benim 2011’den kendimle ilgili en büyük dileğim: çocuklarıma daha çok zaman ayırabileceğim, aynı zamanda da, daha fazla para kazanabileceğim bir iş bulmak, iş yapmak, iş kurmak...Ne olursa artık...

Ama işin kötüsü, bunu gerçekleştirmek için ne yapacağımı bilmiyorum. Sadece istiyorum. İstemek yetmez elbet. Birşeyler de yapmak gerek. Ama ben, bunu nasıl gerçeğe dönüştürürüm hiçbir fikrim yok.
Aylardır, neye yeteneğim olduğunu, neyi iyi yaptığımı düşünüyorum, düşünüyorum. Bulamıyorum. Ortada ciddi bir özgüven problemi var gibi görünse de, yıllardır özel sektörde, üretimde çalışmış bir mühendisim ben. Başka ne yaparım? Hiçbir fikrim yok.
Pasta?Komik olma, her köşe başında neredeyse şeker hamurlu pasta yapan biri var artık.
Meze? Kek? Börek? aynısı bunda da geçerli.
El işinden süsler,nikah, bebek şekerleri falan yapsam? saçmalama, bu konuda yetenek sıfır bende.
Kendi alanımda yapmaya çalıştığım danışmanlık işinde zaten ufak bir deneme ile başarısız olmuştum. Bu alanda da artık para kazanma şansı kalmadı. Var olan şirketler kapanıyor.
Organizasyon şirketi kursam? Çevre gerek, bende çevre ne gezer? Hem sevmem ki böyle şeylerle uğraşmayı.
Organik tarım işine girsem? Arazi nerede? Hani bu iş için gerekli para?
Organik süt, yoğurt dağıtayım, civar köylerden toplayıp, kapılara bırakayım hergün? Hesap yaptım, sağlam bir para kazanabilmek için haşmetli bir miktar süt dağıtabilmek gerek, hani durmadan tüm gün çalışsam bile olmuyor.
Resim, müzik, sanatın hiçbir dalına yeteneğim yok...
Bir yer açsam hayalimdeki gibi, çocuklu ailelerin rahat edeceği? Yine sağlam sermaye gerek...Çoğu zaman elimi kolumu bu para bağlıyor zaten...

Peki bu hayatta ben, ben olarak neyi iyi yaparım? Düşündüm düşündüm bulamadım. Çok üzüldüm gerçekten. 36 yaşında böyle bir sonuca varmış olmaktan dolayı çok üzüldüm. Sadece annelikte bir miktar başarılı buldum kendimi, o da bir miktar...çuvalladığım çok zaman olması bir yana, onu da yapacak zaman bulamıyorum zaten çalışmaktan:(((
Velhasıl aylardır kafa patlattığım bu konuda, hiçbir yere gelemedim. Ne kadın girişimciye verilecek hibeler, ne sıfır faizli krediler kafamda bir ışık yaktı. Bu projelere başvuran yüzlerce insan olmasına şaştım, hatta imrendim.

Şimdi kaderin kapımı hiç beklemediğim bir anda çalmasını, kucağıma gökten zembille bir fırsat düşmesini, birgün rüyama ak sakallı bir dedenin girmesini, mısırdaki hiç görmediğim amcamdan miras kalmasını falan bekliyorum...
İşte benim 2011’den en büyük beklentim budur sevgili günlük...

Diğerlerine gelince,
5-6 kg daha verip, rahat ettiğim kiloya dönmeyi,
Daha çok, hatta çok kitap okumayı,
Bir miktar spor yapabilir hale gelmeyi,
Daha az vesvese etmeyi,
Daha iyimser olmayı,
Büyük kızımın gitarda ilerlemesini, 2.sınıfı da mutlulukla bitirmesini,
Küçük kızımın süt içmeye başlamasını, bu yaz bezi bırakmasını,
Ev borcumuzu minimize edebilmeyi,
Hatta detaya girecek olursak, salon aydınlatmalarını değiştirmeyi,
Saçlarımı uzatmayı,
Dişlerimi beyazlatmayı,
Mutfağa dolap yaptırmayı,
Yine salona kalın perde diktirmeyi,
Ebeveyn banyosundaki lavaboyu değiştirmeyi,
Sevgilimle daha çok sinemaya gidebilmeyi,
Geceleri daha uzun uyuyabilmeyi,
Yazın denizde daha çok yüzebilmeyi,
Mutfağımda yine lezzetli yemekler yapacak zaman bulabilmeyi,
1000 parça bir puzzle bitirebilmeyi

İstiyorum bu yıl...







3 Ocak 2011 Pazartesi

GEÇİP GİDEN ZAMANLARI...

Ne kadar istikrarlıyım yine blog işinde.
Çalışmadığım dönemde düzgün yazıyordum. 4 sene önce!!!
Hem iş, hem 2 çocuk, hem blog zormuş be günlük...
Kuzumun doğumgününe 2 gün varmış son yazımda. Şimdi neredeyse 17 aylık oldu.
Dostlarla birlikte küçük bir partiyle kutladık doğumgününü. Genelde ilk doğumgünlerinde bebişler huzursuz olur. Bizimki evde sürekli kalabalığa alışkın olduğundan, pek bir neşeli, pek bir sosyaldi. Kendisiyle yaşıt 2 bebek ile olmasa da, ablaları ile pek güzel oynadı. Balonlar, hediyeler, oyuncaklar arasında koşuştular...

Sonra 2 tane bayram geçti aradan, ufaklıkla 2 kere uzun yola çıktık. Babaanne-dede, kendisini ilk kez gören diğer akrabalar arasında, kocaman bahçeli evde pek güzel vakitler geçirdik.

Abla, bayram tatillerinde kuzeni ile yine eğlencenin dibine vurdu. 25 tl verip saçının önünü kuaförde ördürdüğüm gün, evin arkasındaki gübreliğe daldılar birlikte. Halası, bana duyurmamak için, “örgüyü bozmadan seni yıkayayım” diye iknaya çalışırken ağlaması sonucu olaydan haberim oldu. örgü arasından .ok parçalarını temizlemek mümkün olmadığından, para vererek ellerimle yaptırdığım şahane örgüyü, 2 saat geçmeden ellerimle çözdüm...Bu olay da hatırlanmak üzere yazılsın buraya...

Yine abla, 2. sınıfa başladı. Ön dişleri döküldü. Doğumu bana dün gibi gelirken bu kızımı birden arkadaş gibi görmeye başladım. Artık dertleşebiliyor, sohbet edebiliyor, espriler yapabiliyoruz birbirimize. Ayrıca kuzum gitarda ilerledi iyice, ilk solo konserine çıktı. Gözümde yaşlarla izledim...

Mayıs ayından bu yana devam eden diyet serüvenimde geldiğim nokta, toplam 19 kg ile hamilelik öncesinden bile bir miktar zayıfım. Tabi hala zayıf değilim ama en azından obezden fazla kiloluya, oradan da normale dönüş yaptım BMI hesabıyla. Eski kıyafetlerime girebiliyorum. Bir 5-6 kg daha verirsem kendimi iyi hissettiğim kiloya döneceğim. 2011 için hedeflerimden birisi bu.

Ufaklık hızla büyüyor. Bilişsel gelişimini bilemem ama koşusal gelişimi müthiş. Ranzanın merdivenlerine dahi tırmanabiliyor kedi gibi. Kendisi minyon ama yapabildikleri büyük. Artık bu ay 2 kelimeli cümlelere başladı. Anne del, annane dit gibi...
Özledin mi sen beni annecim diye sorunca, öjjediiimmm diye öpmesi dünyalara bedel. Çok güzel öpücük konduruyor yanağa. Enteresan kelimeleri var. Unutmamak için yazıyorum. Kucağa, damda diyor. Kucağa almamı isteyince, gelip damda, damda diye bağırıyor.
Makarnaya, mandada
Mandaline, mandidi
Zeytine, dentin, (zeytin hastası, bu yaşına kadar ağzına zeytin koymayan ablasının tam zıddı)
Cacığa, cıcık
Ekmeğe, eeeemek
Süte, düt (hiç içmiyor bu arada, ne mama, ne süt ağzına koymuyor, emmeye devam, ama o da sadece geceleri)
Annemmm diyor bu aralar.
Ablasının miniş oyuncaklarının olduğu kutu için hep, aaa olmaz bunda küçük parçalar var diyorduk. Minişlerin adını parça olarak belledi, paaaca diyor onları isteyince.
Dünden beri, dooodum diyor doydum yani.
Labneden nefret ediyor artık, kaşar yiyor. Dadar diyerek.
Yumurta ağzına koymuyor.
Meyveyi püre değil, ayrı yiyor, parça parça.
Oyuncak bebekleri çok seviyor. Bebbek diye getiriyor.
Mandallar en favori oyuncaklarından biri, manday diye istiyor.
Seviyor musun sen beni diye soruyorum, ebet diyor.
Abada, ayakkabı demek.
Dışarı çıkarken aramızdaki diyalog,
- kızım dışarı çıkarken önce ne giyeriz?
+ mont (sondaki t harfini yumuşatarak)
- sonra ne giyeriz
+ abada
- sonra ne yaparız
+ atta

İşten çok yorgun geliyorum bu aralar. Yorgun ve geç. Çok özlüyorum miniklerimi. Hafta sonları yetmiyor. Hele sabahları, ikisinin de tam gıdısını kokluyorum. Sıcacık, hafif ter kokulu, yumuşacık. O kadar zor geliyor ki onları arkamda bırakıp çıkmak, sarılıp uyumak istiyorum. Birlikte uyanmak sonra. Kahvaltı etmek. Karanlık, yağmurlu, puslu sabahlarda ışıklarını açtığımız sıcacık salonumuzda oynamak, miskinlik etmek...Neyse ki hafta sonlarımız var. Bu yoğunluk hep böyle gitmez elbet, işte de kaçamak yapabileceğim günler gelecek.

2010 bitti. Büyük kızımla gelecek yıldan konuşuyorduk. “inşallah 2011 çok güzel geçer” dedim.
“anne 2010 da çok güzel geçti ki zaten” dedi bana. Gözlerim doldu. Böyle düşünmesi ne güzel. Hep mutlu ol böyle güzel kızım...
Bir sonraki yazımda 2011’den beklentilerimi yazacağım. Bundan sonra daha sık yazacağım.