12 Ocak 2012 Perşembe

YAŞASIN KÖTÜLÜK

Bu kez çok kötü şeyler yazacağım.
Çünkü işyerinde birine fena halde gıcık olmuş vaziyetteyim.
Bu hayatta nefret ettiğim kişiler sayılıdır benim. Nefret etme düzeyine çıkması için canımı epeyce sıkmış olması gereklidir.
Düşündüm, taşındım, nefret ediyorum dediğim 3 kişi bulabildim.

Bunlardan birisi, zamanında sevgilimi elimden almak için aleni bir şekilde çaba gösteren, huzurumuzu kaçırmak için açık seçik uğraşan bir aşufte, bir şıllık. Üniversite yıllarında kaldı bu elbette. Ama çok üzüldüm o dönemlerde. Neyse çocukça şeyleri tekrar yazmanın alemi yok. Eşim de ne takıyosun, umursamaz görün, dediği için hep öyle yaptım. Bir defa ikimizin önünü kesip, “siz bana küçümser, tiksinir gibi bakıyorsunuz” deyince amacıma ulaştığımı anladım. Ne oldu, yıllar geçti, kendisi bakıyorum hala sağda solda sürünüyor. Beddua ettim mi hatırlamıyorum, muhtemelen etmişimdir. Yüzü gülmesin, hayat boyu yalnız sürünsün demiş olabilirim. İyi yapmışım. Hehehehe yaşasın kötülük....

Şimdi artık bu listede yer almayan ama bir vakitler hayli nefretimi kazanmış biri daha var. Bu 3 kişi içinde değil ama, artık listeden düştü. İş hayatında beni üzen, o vakitler çalıştığım firmanın patronunun dayısı. Kendisi fabrika müdürü olarak yönetimin başına geçince, çocukça kaprislerle durumu kabullenemedim. Böyle bir insan bana nasıl yönetici olur dedim. Hiçbir yöneticilik backgroundu yok, çarşıda boyacı dükkanı olan bir adam, gelmiş, mühendislerin tepesine bizi yönetecek, hiç olur mu dedim. Sana ne, salla başı al maaşı di mi, ama yok yapamadım. Millet kenara geçip onun icraatlarına dötüyle gülerken, ben çenemi tutamayıp laf söylediğim için, doğruyu göstermeye çalıştığım için kötü oldum. Halbuki çekil kenara sen de gül herkesle birlik olup. Adamın uzun ömürlü olmayacağı aşikar...Neyse tam o dönemde aldığım güzel teklifle arkama bile bakmadan oradan ayrıldım. Benden sonra bu amcayı fabrika müdürlüğünden alıp, depo memurluğuna terfi ettirdi yeğeni!!! Zaten varolan alkol sorununun iyice tavan yaptığını, depoda çoğu zaman alkollü sızıp kaldığını duydum arkadaşlardan. En sonunda yeğeni bunlara tahammül edemeyip, getirdiği gibi gönderdi dayısını. Bir gün güzelbahçede durakta, sırtında eski püskü bir montla, büzülmüş belediye otobüsü beklerken gördüm kendini. Heyy gidi günler heyy dedim, altında şirket arabasıyla, fabrika müdürlüğü yaptığın günler bir rüya gibi şimdi...
Bu amcadan o dönemler çok nefret etmiş ve yine beddua etmiş olabilirim, ama şimdi nefret ettiklerim listesinde değil, belki ölmüş bile olabilir. Öyleyse Allah rahmet eylesin.

Listemizin 2 numarasında yine eski işimden bir ecnebi var. Çok deşifre etmeyeceğim. Ama kendisi ile iyi başlayan ilişkimiz, dış mihrakların da etkisiyle, benim de yaptığım hatalarla çok kötü bir yöne sürüklendi. Çok mutlu olduğum bir iş hayatım varken birdenbire herşey kabusa döndü. Son 2 yılda beni buna bağladılar. Yöneticim oldu. işte o zaman problemlerimiz başladı. Ben benim yöneticim olan kişinin, o görevi hakketmediğini, oraya layık olmadığını düşünüyorsam şayet, bunu sürekli bana hatırlatan bilinçaltım nedeniyle hatalar yapıyorum. Çenemi tutamıyor, rengimi belli ediyorum. Bu da karşıdaki kişiyle aramın bozulmasına yol açıyor. Bu abimiz de alaylı tabir ettiğimiz kesimden gelme biri olduğundan, bünyem baştan beri buna allerji oldu. Yaptığı saçmalıklara karşı tavır aldığımdan aramız hep kötüye gitti. E şirkette benim kuyumu kazmaya pek hevesli olanlar da vardı. Dedikodunun tavan yapması, demediğim şeylerin demişim gibi gösterilmesi, yaptığım şeylerin yapmamışım gibi lanse edilmesi ve benim gururum yüzünden dik duruşumu değiştirmeyişim, bu abinin suyuna gitmeyişim yüzünden neredeyse kanlı bıçaklı olduk. Mobbing’in tillahını burada öğrendim. Beni alçaltacak her türlü davranıştan çekinmedi. Elemanlarımı yüceltmek, sürekli onlarla by-pass yapmak, bilgi vermemek, yokmuşum gibi davranmak-ki bu en acısı-, yüzüme söyleyebilecekken sağda solda dedikodumu yapmak, herşeyden beni hariç tutmak ilk anda aklıma gelenler. Şimdiki aklım olsaydı belki bu süreci daha iyi yönetebilirdim. Gururum ağır bastı. Kendi çöküşümü yavaş yavaş izledim. Tam bu dönemde olan şirket evliliği-merger- olayı nedeniyle zaten çoğumuzu işten çıkardılar. Bu süreçte de üstü ilk çizilenlerden birisiydim. İşte bu şahsiyetten nefret ediyorum. Ama daha ettiğim beddualar yerine gitmedi herhalde, kendisi hala ceo olarak görevini icra ediyor. Hiç olmayan eğitimi ve bihaber olduğu yöneticilik nosyonu ile bunu nasıl başarıyor anlamıyorum. İyi bilmesem diyeceğim ki ben yanlış değerlendirmişim. Fakat 5 yıl boyunca ciğerini öğrendim, bu maya fazla tutmaz. İlla ki sıra ona da gelecek. Ama şimdi ama 2 sene sonra...yaşasın kötülük....

Veee listenin son numarası, neyse ki kendi seviyemde değil. Daha alt level’da ancak, organizasyon yapımızda onun bölümünde benim seviyemde birisi olmadığından, üretim ile ilgili tek kontakt kişim maalesef kendisi.
Akıllara zarar, üniversitede tez konusu olabilecek derecede iletişim özürlü.
Şu şirkette tek bir seveni yok, tek bir dostu yok. Tek dünyası işi. Akşam saat 9’lara kadar fabrikada. Karısı ve çocuğu var. Onlara rağmen böyle. Özel hayatta görüştüğü kimse yok. Elemanları kendisinden nefret ediyor. Şirketteki çoğu insanla kavgalı. Ak diyosun kara anlıyor, bir de kıçından anladığı lafla ilgili sana böyle alaylı cevap vermeye kalkıyor. Artık selam dahi vermiyorum. Sadece iş ile ilgili ne söylemem gerekiyorsa onu da mail atıyorum. Kendi yöneticimin tavsiyesi üzerine elemanlarımı onunla muatap ediyorum. Ama o da bekliyor ki hata yapayım, çuvallayayım. Hata yapmamız için de elinden geleni yapıyor. Böyle oldukça kıs kıs gülüp mutlu oluyor. Ben şirketten bir arkadaşım hata yaptığında, ahmet’in hatası, mehmet’in hatası diye düşünmüyor, şirketin hatası diye olayı sahipleniyorum. Önceden farkettiysem uyarıyorum. Çünkü biz burada bir takımız. Onun hatası bizitemsil ediyor. Ahmeti, mehmeti değil. Ama bu manyak istiyor ki diğerleri hata yapsın. Şirket prestiji düşüyormuş, düşsün, nasılsa kendi adı geçmiyor. Başkasının hatası....Ben de bu tutumunu farkedince deliriyorum. Bir de elemanlarına çok eziyet ediyor. Onları da gördükçe üzülüyorum. Ulan dangalak, sen yöneticinden böyle muamele görüyor musun ki elemanlarına bok muamelesi yapıyorsun, sen kimsin?


Şimdilik tüm nefretimi bu çocuğa yöneltmiş durumdayım. Evet biliyorum, keskin sirke küpüne zarar, evet biliyorum bu yaptığım çok yanlış. Ama elimde deği. Nefret ediyorum, nefffret ediyorum. Tez zamanda buradan defolup gitsin istiyorum. defolup gitsin nereye giderse...ben de lokma döktüreceğim arkasından...yaşasın kötülük....